20.08.2009

BALANİT ve POSTİT



Glansın enfeksiyonuna balanit, sünnet derisinin enfeksiyonuna da postit denir. Ancak sünnetsiz çocuklarda bu bölgede görülen yumuşak doku enfeksiyonları için daha yaygın olarak balanit terimi kullanılır. Her ikisi de fimozisin açılması sırasında prepüsyumun altında biriken smegmanın enfekte olmasından kaynaklanır. Balanit halinde sünnet derisi ödemli, hiperemik ve hassastır. Çocuğun ateşi de olabilir. Ödem nedeniyle daralan prepüsyumun ağzı idrarın dışarı çıkışını engelleyebilir. Enfeksiyon sıcak oturma banyosu, lokal antibiyotikli pomadlar ve sistemik antibiyotiklerle birkaç gün içinde geriler. Sünnet derisinin ucu tümüyle tıkanmışsa içerdeki püy(irin) boşalamayacağından, bazen sünnet derisinin zorlanarak geri çekilmesi veya absenin drenajı gerekebilir. Tekrarlayan balanit atakları sünnet endikasyonudur.
Balanit halinde penis derisi ödemli, hiperemik ve hassastır. Prepüsyumun ağzından pü gelebilir. Ödem nedeniyle, çocuk idrar yapmakta güçlük çekebilir.

PARAFİMOZİS...



Parafimozis sünnet derisinin glans penis arkasına kadar geri çekildikten sonra tekrar eski pozisyonuna getirilememesi ve glans penisin sıkışarak dolaşımının bozulmasıdır. Bu sıkışma ve dolaşım bozukluğu, penis başının nekrozuna neden olacak kadar şiddetli olabilir. Tedavisi, genel anestezi altında derinin eski pozisyonuna getirilmesi; bu başarılamadığı takdirde sünnet yapılmasıdır. Fimozisle karşılaştırıldığında daha akut ve ail bir durumdur.

FİMOZİS NEDİR?





Fimozisin neyi tanımladığı konusunda görüş birliği yoktur. Eğer fimozisle sünnet derisinin glans(penis başı) epiteline yapışık olması nedeniyle geri çekilememesi kast ediliyorsa o zaman yenidoğanların %96’sında fimozis var demektir. Ancak pratikte fimozis bu durumu tanımlamaz. Hekimler fimozis terimini sünnet derisinin ucundaki açıklığın bebeğin idrar yapmasını güçleşti-recek ve buna bağlı olarak sık sık balanopostit (sünnet derisi enfeksiyonu) geçirmesine neden olacak kadar dar olduğu durumu tanımlamak amacıyla kullanırlar. Daha önce belirttiğim üzere Sünnet derisinin geri çekilememesi küçük yaş gruplarında fizyolojiktir. Çoğunlukla hekimlerin yanlış yönlendirmeleri ve aile bireylerinin yanlış tutumlarıyla sünnet derisinin geriye çekilmeye çalışılmasıyla ağrıyla birlikte yırtılma ve kanamalarla sünnet derisinin ucunda aşırı skarlaşma (nedbe dokusu) oluşur. Oluşan bu skarlı doku halkası aslen fimozistir. Diğer edinsel nedenler; sünnet derisine ait enfeksiyon( balanopostit) atakları, kötü hijyen ve sünnet sonrası aşırı nedbe dokusudur. Fimozisin ancak %5’i konjenitaldir. Fimozis tanısını koyarken prepisyumun geri çekilememesi yeterli değildir. Sünnet derisindeki açıklık çapının 0.5 cm’den dar olması ve işeme sırasında sünnet derisinin balonlaşması tipiktir. Çocuk idrarını genellikle damla damla yapabilir. Tedavisi için sünnet en çok kabul gören yöntemdir. Ancak steroid içerikli kremler de sünneti düşünmeyen aileler için alternatif olabilir.


Aslında erken yaşlarda doğal bir süreç olan fimozis sıklıkla yanlış yorumlara neden olur. Smegma birikintileri, sünnet derisi altında dışardan da kolaylıkla görülebilen,
sıklıkla aileyi endişelendiren ve elle hissedilebilecek şişlikler haline gelmektedir. Bunlara sünnet derisi incileri adı verilir ve bunların temizlenmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Zamanla penis başı ve sünnet derisi birbirinden ayrıldıkça dışarı boşalırlar. Bu olay sıklıkla ailenin çocuklarının penisinden iltihap boşalıyor şikayetiyle başvurmasına yol açar.

Sünnet Gerçekten Gerekli mi?







Dini ve kültürel alışkamlıklar haricinde rutin sünnetin ne kadar gerekli olduğunu irdelendiğinde , bu konuda kanıta dayalı en kabul gören öneriler Amerikan Pediatri Akademisi (AAP) tarafından oluşturulmaktadır. Geride bıraktığımız dekadlarda AAP çeşitli dönemlerde farklı yenidoğan sünneti ile ilgili görüşler açıklamıştır. Bunlara bakacak olursak 1977,1975 ve 1977 yıllarındaki görüş, rutin yenidoğan sünneti için geçerli medikal bir neden olmadığı yönündedir. 1989 yılında ise dezavantaj ve riskleri yanında potansiyel yarar ve avantajları olduğu görüşü benimsenmiştir. En son olarak 1999 yılında bu görüş “mevcut bilimsel kanıtlar yenidoğan sünnetinin potansiyel medikal yararlarını gösterse de bu verilerin rutin sünnet önermek için yeterli değildir” olarak değiştirilmiştir.
Hiç şüphesiz ki sünneti faydaları kanıtlanmış olmasına karşın rutin olarak önermemesinin altında günümüzde sünnet karşıtı çok ciddi politikaların yürütülmekte olması da yatmaktadır. Özellik çeşitli sünnet karşıtı gruplar çocuğun tercih imkanı olmayan yaşta yapılan bu işlemle penisteki duyunun %50’sinin kaybolduğunu savunmaktadır. Oysaki yapılan çalışmalar bize sünnetsiz ve sünnetliler arasında his yönünden bir fark olmadığını 1960 larda gösterdi.



Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) sünnete bakışı ise tamamen farklı bir pencereden....Daha önce de belirttiğm gibi sünnetin AIDS başta olmak üzere pek çok hastalığa karşı koruyucu olması, Afrika'da dünya sağlık örgütünün sünneti yaygınlaştırmaya çalışmasındaki temel çıkış noktası.
Sonuçta AAP rutin sünneti önermese de, bir grup hasta için de sünnetin mutlak bir zorunluluk olduğunu bildirmek lazım. Zorunlu sünnet endikasyonları fimozis, parafimozis, balanopostit, balanitis xerotica obliterans, prepisyum kistleri, penil lenfödem, ammonia dermatitis sayılabilir..

10.08.2009

Sünnet Hakkında...





Muhtemelen tarihi en eskiye dayanan ve günümüzde erkeklere uygulanan cerrahi operasyonlar arasında en sık elektif girişim sünnettir. Mısır mumyalarına ve duvar kabartmalarına bakılarak sünnetin 15000 yıl öncesine dayanan bir geçmişi olduğu düşünülmektedir. 5000 yıldan beri Güney Afrika’da 3000 yıldan beri ise Orta Doğu’da sünnet yapılmaktadır.
Dünya çapında bakıldığında erkeklerin %25’i sünnetlidir. Bu oran ülkelere göre farklılık gösterir. Kanada’da %48, İngiltere’de %24 iken Amerika’da ise beyaz ırkın %81’isiyah ırkın ise %54’ü sünnetlidir. Sünnet ırktan ırka göre değişmekle birlikte dini, kültürel, medikal sebepler veya anne baba isteği gibi nedenlerle yapılmaktadır. ABD'de 1970 yıllında %90’larda olan sünnet oranı 2000 yılında %60’a gerilemiştir. Yukarıdaki dünta haritasında ülkeler sünnetli nüfusun yoğunluğuna göre işaretlenmiştir
1948 yılından beri İngiltere’de, 1970 yılından beri ise Kanada ve Avusturalya’da medikal endikasyonlar dışı sünnet masrafları devlet tarafından ödenmemektedir. Bu ülkelere 2004 yılında ise Amerika’nın 13 eyaleti eklenmiştir. Ülkemizde ise sünnet giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır.

Sünnet...


Sünnet herhalde dünya yüzeyinde gerçekleştirilen en sık operasyon. .. Bu ilk yazımın da bundan dolayı sünnet üzerine olmasına karar verdim... Çok basit gibi görünse de, aslında bilinmesi gereken çok şey var.. Kısaca özetlemek gerekirse prepisyum yani sünnet derisinin embriyolojisi(gelişimi), sünnet endikasyonları, teknik ve uygulanan anestezi biçimleri, komplikasyonları ve yararlarını anlatacağım. Özellikle üriner sistem enfeksiyonları ve sünnet ilişkisi bence tartışılması gereken başka bir nokta. Bazı doğumsal üriner sistem anomalilerinde sünnetin yeri şüphesiz ki daha önemli. HIV dahil olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklarla sünnet arasındaki ilişki ve sünnetin penis kanseri üzerine koruyucu etkisi de son yıllarda üzerinde durulan konular arasında..

Sünnet Derisi Nasıl Gelişir?

Dış genital sistem başlangıçta her iki cinsiyet arasında fark olmaksızın gelişir. Gebeliğin 4-5. haftasında genital kabartılar oluşmaktadır. Bunun zaman içerisinde uzaması ile fallus (penis) oluşur. 8. haftada penis gövdesi üzerindeki cilt öne doğru uzamaya başlar ve uzantıdan prepisyum (sünnet derisi) gelişir. Başlangıçta penisin baş kısmı ve sünnet derisi birbirine yapışıktır. Bu durum doğum sonrasına dek devam eder. Doğumda çocukların sadece %4’ünde sünnet derisi geriye sıyrılabilir bu oran 3 yaş civarında %90’lara ulaşmaktadır. Yani; ERKEK BEBEĞİNİZ İLK DOĞDUĞUNDA SÜNNET DERİSİ GERİYE SIYRILMIYORSA, BU SON DERECE NORMALDİR. Bunu ısrarla vurgulamamın nedeni, pek çok sağlıklı erkek bebeğin anne ve babasının sünnet derisinde yapışıklık var geriye sıyıramıyoruz diye biz pediatrik ürologlara başvurması.. Belki burda pek çok hekim arkadaşımızın da yanlış yönlendirmeleri ve aileye sünnet derisini sıyırmaları konusunda hatalı telkinleri olduğunu belirtmem doğru olacak. Buradan anlaşılacağı üzere sünnet derisi ASLA mecbur kalınmadıkça zorla geriye sıyırılmamalıdır. Eğer sünnet derisi gerçekten işemeye engel oluşturuyorsa ( yani bebeğiniz idrarını yaparken idrar sünnet derisi içinde kalıp, balon gibi şişmesine neden oluyorsa ya da bebek ileri doğru işeyemiyorsa) bir çocuk ürolojisi uzmanına danışmakta yarar var..
Peki bu sünnet derisi nasıl zaman içerisinde sıyrılabilir bir hal alıyor? Bunun cevabı aslında hem sünnet derisinin iç yüzeyinden hem de penis başının cildinden dökülen epitel hücrelerine bağlı..Epitelyal tabakalar döküldükçe sünnet derisinin içinde smegma adı verilen peynirimsi beyaz yapıyı oluştururlar. Erkek bebeklerin bezlerini açınca pipileri ile oynamayı çok sevmelerinin nedenlerinden biri de bu sünnet derisinin ayrılması ile içerde oluşan epitel döküntülerinin verdiği rahatsızlıktır.
Çok küçük bir deri uzantısı gibi gözükse de sünnet derisinin anatomisinden de bahsetmekte yarar var. Sünnet derisinin iç ve dış yüzeyleri histolojik olarak birbirinden farklıdır. Dış yüzeyinde keratinizasyon oldukça kalın bir tabaka halinde iken mukozal yani iç yüzeyde neredeyse keratinizasyon yoktur. Bu çeşitli hastalıkların bulaşında sünnet derisinin varlığının viral ya da bakteriyel geçişi kolaylaştırdığını açıklamak açısından önemlidir. Bu keratini az yani ince tabaka sünnetlilerde uzaklaştırılmış olduğundan mikroorganizmalar kolay çoğalamaz ya da vücuda giremez. Yani sünnet derisinin alınması başta AIDS olmak üzere pek çok hastalığa karşı koruyucudur.